ABD ve Enflasyon

30.10.2014 - 13:32 | Son Güncelleme :

Dün ABD Merkez Bankası (Fed)beklenen toplantı kararını açıkladı ve sanılanın aksine düşük enflasyon endişelerine çok fazla vurgu yapmadı


<ımg class="yeniImg" border="0" hspace="10" vspace="5" src="http://i.bigpara.com/i/55big/sevinekinci_son.jpg" align="left">Dün ABD Merkez Bankası (Fed)  beklenen toplantı kararını açıkladı ve sanılanın aksine düşük enflasyon endişelerine çok fazla vurgu yapmadı. Aksine eğer enflasyon ve istihdam piyasasındaki gelişmeler beklendiğinden daha hızlı gelişme gösterirse, yine beklentilerden önce bir faiz artırımına gidebileceği notunu düştü (bunun tam tersinin de olabileceğini ekleyerek).

Şevin Ekinci
Ekinci Economics Consulting


Bilindiği üzere Fed faiz artırımına gitmek için istihdamda kayda değer iyileşme ve yüzde 2 enflasyon hedefi güdüyor. Ancak sanılanın aksine, dünkü toplantı özetinden düşük enflasyonun eskisi kadar kaygı yaratmadığını görüyoruz. Bunun arkasında üç faktör var. Birincisi petrol fiyatlarının ABD’de enflasyona olan etkisindeki farklılık, ikincisi işçi ücret artışlarında yaşanan katılığın arkasında yatan ana sebepler, üçüncüsü de Fed enflasyon projeksiyonlarının zaten 2017 ötesinde de yüzde 2 seviyesini göstermemesi.

Düşük petrol fiyatları nedeniyle bu haftaki toplantı için genel kanı Fed’in düşük enflasyon kaygılarına dikkat çekeceği idi. Petrol fiyatlarındaki aşağı yönlü trend sebebiyle Fed’in düşük enflasyon beklentisi içerisinde olarak para politikasında güvercin yönde açıklamalar yapacağı bekleniyordu. Toplantı özetinden anlaşılan ise petrol fiyatlarının aslında düşük enflasyon endişesini tetiklemediği oldu.

Petrol fiyatları

Haziran ayından beri petrol fiyatları yüzde 25 oranında düşerek, Brent petrolde varil başına 115 dolar seviyesinden 85 dolar seviyesine geriledi. Bu daha çok arz yönlü (Libya, Suudi Arabistan, ABD kaya gazı) gelişmeler sayesinde oldu. Ancak fiyatların bu kadar düşmesinden en çok Venezüella, Iran ve Rusya ekonomileri zarar görecektir. Her ne kadar petrol fiyatlarının düşük enflasyonu tetikleyeceği düşünülse de aslında bunun ABD büyümesine ciddi bir katkısı olacağı da göz önünde bulundurmamız gerekir.

IMF hesaplamalarına göre petrol fiyatlarında varil başına 20 dolarlık bir düşüş global büyümeye artı yüzde 0.4 katkı yapıyor. Düşük petrol fiyatları ABD tüketicisinin gelirine destek verecek. Hem daha fazla ürün ve mal daha düşük maliyetle üretilirken tüketicinin reel anlamda maaşı artmış olacak.  Buna ek olarak son on yıl öncesine göre enerji-tasarruf eden araçlar çok daha fazla kullanılıyor. Herhangi bir otomobil artık on yıl öncesine göre yüzde 25 daha az petrol tüketiyor.

Daha önce ABD’de petrol fiyatlarıyla enflasyon arasındaki korelasyon yüksekti ancak 1980 yıllarından beri bu korelasyon zayıfladı. Örneğin 1990’lardaki Körfez krizi sırasında ham petrol fiyatları altı ay içinde iki katına çıkmasına rağmen (varil başına 20$’dan 40$’a) ABD’de enflasyon ciddi anlamda yükselmedi. Aynı durum 1999’dan 2005 yıllarına kadar petrol fiyatının 16.56$ seviyesinden 50$ seviyesine yükseldiği zamanda da yaşandı. Bizzat Cleveland Fed’den Patricia Waiwood ve Mehmet Pasaogullari’nın yaptığı bir çalışma 1990 yılından beri enflasyonla petrol fiyatları arasındaki bağlantının azaldığını gösteriyor. Bu çalışmaya göre artık, 1970’li yılara nazaran bugün enflasyonu tahmin etmek için petrol fiyatlarını katmadan tahmin yapmak daha sağlıklı sonuçlar veriyor.

Ücretler

ABD’de düşük enflasyon endişelerine yer verileceği yönünde beklentilere ikinci sebep ise düşük ücret/maaş artışlarıydı. Fed dünkü toplantı notunda düşük maaş artışlarına değinmedi. ABD’de ekonomik toparlanmanın dördüncü yılına girmesine rağmen ABD ücretli çalışanlarının maaşları hala enflasyonla aynı oranda artmıyor. Hükümet için çalışmayan herhangi bir ücretli için ortalama saat başı çalışma ücreti Haziran 2009’daki 8.85$ seviyesinden 8.77$ seviyesine düştü. Ücretlerdeki bu katılığın tüketicilerin elini sıkılaştırabileceğinden dolayı kaygılar var. Ancak burada şunu göz önünde bulundurmak gerek 1986 öncesi resesyonlarda çözüm için işverenler ABD’de işçilerin maaşından keserdi; 1986’dan beri yaşanan son üç resesyonda da maaş kesmek yerine işçiler işlerinden çıkartıldı ve maaş düzeyleriyle fazla oynanmadı. Geçmişe nazaran maaş artışlarının beklenildiği kadar hızlı olmamasının sebeplerinden biri bu olabilir. Buna ek olarak Fed araştırma notları ücretlilerin maaş seviyelerindeki düşüş için imalat sektöründe yurtdışından satın alımlar, teknoloji yatırımları (verimlilik), işçi sendikalarının sayısındaki azalma ile ücretlerde pazarlık yapma şanslarının azalmasını da sebep olarak görüyor.

Fed projeksiyonları

Son olarak geçen toplantılarda Fed tutanaklarında verilen önemli bir detay 17 Eylül toplantısı sonrası verdiği ekonomik projeksiyon tablosuydu. Burada görülüyor ki Fed zaten 2017 ve devamında da yüzde 2’nin üzerinde bir enflasyon öngörmüyor hatta 2015 yılı için enflasyon öngörüsü yüzde 1.6 ve yüzde 1.9 bandı içerisinde. Yani, faiz artırımı için daha önce 2015 yılını adres veren (dot chart) Fed, demek ki yüzde 1.6 - yüzde 1.9 bir enflasyon aralığına razı. Aşağıda Fed üyelerinin Eylül ayında yayımladığı projeksiyon tablosundan takip edebilirsiniz.

<ımg class="yeniImg" border="0" src="http://i.bigpara.com/i/55big/30102014_ekinci.jpg">

 

Hisse Başarıyla eklendi